20 Ocak 2014 Pazartesi

Kitap Yorumu: Aşk Tüm Zamanların İçinden Geçer 2/ Safir Mavi- Kerstin Gier

Kitap Adı: Safir Mavi
Özgün Adı: Saphirblau
Seri: Aşk Tüm Zamanların İçinden Geçer- Liebe Geht Durch Alle Zeiten
Yazar: Kerstin Gier
Tür: Genç Yetişkin
Yayınevi/ Sayfa Sayısı: Pegasus/ 365

Ve işte Aşk Tüm Zamanların İçinden Geçer serisinin ikinci kitabı ile karşınızdayım. Safir Mavi'yi çok beğendim (Yakut Kırmızı kadar olmasa da geçer notu aldı).Bu kitapta aksiyon yoksunluğu ve inişli çıkışlı ilişkiler yüzünden öldüm. Bir çok yerinde ağzımı açık bırakmış olsada benden tam puanı alamadı.Öncelikle Gideon'un (yakında ona Gidi demeye başlayacağım) salak saçma hareketlerinden bana gına geldi (yine de çok seviyorum ben onu). Bir karar ver artık seni manyak! Özellikle kitabın sonunda yaptığı şey ile beni ölüm moduna geçirdi hatta buna Aynı Kitabın Altında blogunun sahibi İrem şahit. Çok ayıpladım çok. Neyse fazla saçmalamadan yorumuma geçiyorum artık.

 Safir Mavi, Yakut Kırmızı'nın bıraktğı yerden hiç zaman kaybetmeden devam ediyor (en sevdiğim kitap tipi). Bu kitapta Sainth Germain Kontu ile çok fazla karşılaşıyoruz (tamam sadece iki kere ama olsun onlar da bana yetti hatta arttı). Bu kitapta beni en çok etkileyen olaylardan biri de Gidi'nin (bu ismi ona kitabın başında gelen sevgili hayalet gargolyemiz Xemerius takıyor ve bende ondan çalıyorum) başına bir şeyler geliyor ve Gidi bunun için Gwen'i suçluyor (çok da haksız sayılmaz haklı bir nedeni var ama yine de olmaz bir sor soruştur sonra suçla). Kızıyor, soğuk davranıyor, yüne dahi bakmıyor. Eh tabii Gwendolyn bu durumdan hoşnut değil ve bir süre sonra bıkıyor ve Gidi'nin peşinden koşmayı bırakıyor tam oh olsun diyeceğim sırada Gideon birden melek oluyor kitabın başındaki gibi oluyor yani hem benim hem de Gwen'in bu durumdan aklı karışıyor haliyle. 
Bende haliyle bu tiplere giriyorum


Kitapta bazı sahneler karnımda kelebekler uçuşmasını sağlarken bazıları beni uçurumun kenarına sürükledi.Özellikle sonunda benim içim kurudu, ağzım beş karış açık kaldı vs. vs. vs. Şimdi ise sıra sevimli gargolyemiz Xemerius'ta. Kendisi can alıcı yorumlarıyla beni kendine aşık etti. Kendisi aslında bir iblis hayaleti görünüşünü ise kitaptan alıntı yaparak sizlere aktarıyorum "Bir kedi büyüklüğündeydi ama kulakları vaşağınkine benziyordu, dik ve kocamandılar. Tam ortalarından iki yuvarlak boynuz çıkmıştı. Ayrıca sırtında küçük kanatları, ucu bir üçgen şeklinde ve ileri geri öfkeyle savurduğu bir de sürüngen kuyruğu vardı." Onu en az Caroline ve Bay George kadar sevdim. Artık sizi alıntılarla baş başa bırakayım da kitabı alıp almayacağınıza kendiniz karar verin (ki bence alın Alın ALIN!!!) 

Alıntılar: ""Bir annen mi var?" Ağzımdan çıkar çıkmaz ne budalaca bir soru olduğunu fark ettim. Tanrım!
 Gideon bir kaşını kaldırdı. "Ne sandın?" diye sordu alay edercesine. "Falk amca ve Bay George tarafından üretilmiş bir android olduğumu mu?"      Syf-28

""Charlotte'un  tersine bu kızda kesinlikle... esplieglerie (oyunculuk) yok!"
 Ah! Charlotte o dediği şeye sahipse, bende olmasını asla istemiyorum."     Syf-121 Giordano'ya sinir olacağınızı garanti ediyorum.

"Konuşmaya devam ederken dudakları boynuma dokunuyordu. "Kont Madroni ölünce bu mirası onun oğlu devralmış, sonra onun oğlu ve böylece devam etmiş. Anlayacağın, Lord Alastair bu fanatik iblis avcılarının sonuncusu."
 Gerçek olduğuna pek inanmasam da "Anlıyorum." dedim. Ama daha önce gördüklerime ve duyduklarıma bir şekilde uyuyordu. "Söylesene, beni öpüyor musun?"
"Hayır ama çok yaklaştım," diye mırıldandı Gideon."       Syf-303    Bu da Gideon'un başka bir melek olduğu bölümdür.
Kitabın sonunda ben hatta kesinlikle ben!

Puanım: Ben her ne kadar kitabı  çok beğensem de aksiyon yoksunluğu ve Gidi'nin tavırları yüzünden bir kelebeğini kırıyorum. Üzgünüm :(

Hiç yorum yok:

Yorum Gönder